Arşivcilik Tarihi
Arşivcilik tarihi MÖ 2000’li yıllara kadar uzanır. Arşivlerin ortaya çıkışı hususunda ilk belgeleri ticari belgeler teşkil etmektedir. Eski Mısır ve Roma döneminde birçok devlet, tapınak ve aile arşivlerine sahipti. Mısır’da belgeler, kutsal mekanlar olması ve bu nedenle savaş koşullarında dahi zarar verilmeyeceği düşüncesiyle tapınaklarda saklanırdı. Bu durum Mısırlıların arşiv belgelerine verdikleri önemi göstermektedir. Atina ve Roma’da da arşivler için özel binalarının inşa edildiği tespit edilmiştir.
Mezopotamya’nın Nippur şehrinde, MÖ 2000 yılından başlayarak tablet halinde belgelerin saklandığı bir devlet arşivi bulunmuştur. Hattuşaş (Boğazköy)’ta yapılan kazılar sonucunda da, MÖ 1800-1200 yılları arasında Hititlilere ait savaş, antlaşma, kanun, kral yıllıkları ve daha birçok farklı belgelerin saklandığı, arşivcilik tarihi açsından çok önemli, büyük bir devlet arşivi ortaya çıkarılmıştır. Bu arşiv içeriğinin önemli bir kısmı İstanbul’daki, bir kısmı da Ankara’daki arkeoloji müzesinde sergilenmektedir.
Zamanla değişen ve artan ihtiyaçlar doğrultusunda arşivler yaygınlaşırken, bir arşiv bilimi de oluşmaya başladı. Arşiv biliminin kökeni ve ilk olarak nerede geliştiği bilinmiyor ama bilinen en eski kullanım rehberi, Alman asilzadesi Jacob von Rammingen’in yazdığı rehberdir. Arşiv biliminin öncüsü sayılan bu rehber 1571 yılında basılmış olsa da, büyük olasılıkla 1500’lü yılların ilk yarısında yazıldığı tahmin edilmektedir. Jacob von Rammingen kaleme aldığı bu rehber ile en azından birkaç yüzyıllık bir Alman arşiv geleneği kurmuştur. Arşiv teorisi de ilk defa Jacob von Rammingen tarafından dile getirildiği için kendisi bu akademik konunun babası olarak anılır.
Avrupa devletlerinden Fransa, 1790 yılında Fransız Milli Arşivini kurdu. İngiltere’de devlet adamlarının görevlerinden ayrılırken kendi zamanlarına ait resmî evrakı beraberlerinde götürmeleri adettendi. Resmî evrakın yarattığı dağınıklığını önlemek için İngiltere 1838’de İngiliz Devlet Arşivi Kanunu çıkardı ve aynı yıl bütün resmi belgelerin toplanacağı “Public Record Office” (Kamu Kayıt Bürosu)’i kurdu. Bu kurum bugün The National Archives (Ulusal Arşiv) adını kullanmaktadır. Alman Devlet Arşivi ise 1867’de kurulmuştur.